Beklediğimiz bahar, hiçbir renk, hiçbir ırk, hiçbir toplum, hiçbir coğrafya ayrımı yapmaksızın bütün bir yeryüzünün baharı, bütün bir insanlığın bayramıdır. Ama beklenen baharın büyüklüğü ve genişliği ölçüsünde elbette ki çekilen çile ve meşakkat de o ölçüde büyük olacaktır. Bu sebeple “ateşiyle kışı eritip, baharı tutuşturacak yiğitler” öyle çelikten ve yüksek iradelere sahip olmalıdırlar ki, sımsıcak nefesleri yedi iklim dört bucağa ulaşsın, en ücra beldelere-köylere dahi varsın ve eritsin her yerdeki karı-buzu; gözyaşları bir ırmağa, bir çağlayana dönüşsün; dönüşsün ve hangi coğrafyada olursa olsun, âb-ı hayat hâlinde aksın susuzluktan çatlamış, kurumuş dudaklara.