Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret!

Dünyayı iyiye, güzele doğru değiştiren mucitlerin, yazarların, sanatçıların, politikacıların, bilim insanlarının hepsinin hassas ve kırılgan olması onları bir yandan da cesur yapmıyor mu? İçindeki öze sarılmak cesaret göstermenin ilk adımı olabilir mi? Gözüpeklik ile cesaret arasındaki fark nedir? İnsanın endişe ve kaygı ile karşılaşma cesareti bize ne sağlayabilir? Cesaret kelimesinin özünde, kalp kelimesinin olması bir tesadüf mü? Cesur olmadığımızda neyi kaçırıyoruz? Cesaretin tersi korku mudur, korku olmasa cesaret olabilir mi? Bireysel ve/veya toplumsal olarak öteki ile ilişkide hangi tepkileri veriyoruz, hangi imkanları pas geçiyoruz? Kırılganlık nasıl oluyor da cesaretin ön şartı oluyor? Birlikte yaratmanın imkanları ile cesaret nerede birleşiyor? İnsanın iki temel korkusu, yaşam ve ölüm korkuları ile cesaret arasındaki bağ nedir? Cesaretin karşısına çıkarılan duygusuzlaştırma ve cesaretsizleştirme neye benzer, kendimizi bundan nasıl koruyabiliriz? Kader gerçekten cesurlardan yana mıdır?

Om Podcasten

Kimiz biz? Burası neresi? Her şey bir video ile başladı. O zamanlar ben İngiltere’deydim. Döndüm ve Ali ile bu işi adam etmeye karar verdik. Ali benim kadim dostum. Boğaziçi Hazırlık’ta arkadaş olduk, hatta “Aaa… Sen de mi kitap okumayı seviyorsun?” ilk tanışma cümlemizdi. Kadim dostum Ali ve ben, burada kendi mevzularımızı kendimizce yorumlamaya çalışacağız. Derdimiz, derdi olanlara iki kelam edebilmek, konuşmak, dertleşmek, hemhal olmak… Ali ve Özgür’den hepinize sevgiler, sepetler:)